Uzun uğraşlar sonucu elde edilen ve ticari hayatta rakiplere karşı üstünlük sağlayan ticari sırların hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi, yalnızca ticari hayatı olumsuz etkilemekle kalmaz, aynı zamanda hukuk güvenliğini de ciddi biçimde zedeler. Ticari sırların korunması, ahlaki yönü bir yana bırakıldığında dahi, piyasalarda rekabetin serbestçe gelişebilmesi ve buna bağlı olarak sağlıklı bir ekonomik düzenin tesis edilebilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Günümüzde ticari sırlar, işletmelerin en önemli gayrimaddi malvarlıkları arasında sayılmaktadır. Ticari işletmelerin, rakiplerinden sakladıkları bilgi, beceri ve yöntemleri patent koruması altına almak yerine ticari sır kapsamında saklamayı tercih etmelerinin çeşitli sebepleri vardır. Bu sebeplerin başlıcaları; korunmak istenen bilgi veya tekniğin patentlenebilir nitelikte bir yenilik olmaması, patent konusu olabilecek hususların kanunla sınırlandırılmış olmasına karşın ticari sırda böyle bir sınırlamanın bulunmaması ve patent korumasının belirli bir süre ile sınırlı olmasına karşılık ticari sır korumasının gizlilik sürdüğü müddetçe devam etmesidir.

Bu ihtiyacı karşılayan ticari sır korumasına ilişkin hukukumuzda bütüncül bir düzenleme bulunmaması ise üzerinde düşünülmesi gereken bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.