Soybağının düzgün bir şekilde kurulması, geçmişten günümüze kadar önem taşıyan bir konu olmuştur. Soybağının kurulmasında karışıklıkların önlenmesi bakımından bekleme süresi müessesesi, Osmanlı döneminde İslam hukuku doğrultusunda şekillenen 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na dek düzenleme bulmuştur. Bekleme süresi uygulamada yaygın olarak iddet müddeti olarak adlandırılmakta ise de bu kullanım anlatım bozukluğu oluşturmaktadır. Şöyle ki, iddet kelime anlamı itibariyle süre, bekleme anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. Buradan hareketle iddet müddeti şeklindeki kullanımın sürenin süresi anlamına geldiği söylenebilmektedir. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu’ndaki düzenleniş biçimi olduğu üzere bekleme süresi ifadesi daha yerinde bir tercih olmaktadır.
Bekleme süresi, evlenmenin ölüm ya da boşanma ile sonuçlanması durumunda kadının tekrar evlenebilmesi için beklemesi gereken süreyi ifade etmektedir. Türk hukukuna göre, bu süreyi beklemek istemeyen kadınların bekleme süresinin kaldırılması için bir dava açmaları gerekmektedir. Çalışmamızın kapsamını kadınlar için bekleme süresinin 2 kaldırılması davaları, bu davalar bakımından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru neticesinde verilen karar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin konuyla ilgili vermiş olduğu ihlal kararı ile kadın için bekleme süresinin kaldırılması davalarının Anayasa’ya aykırılık kapsamında değerlendirilmesi oluşturmaktadır.