Hukukta bazı alanların konusu hayatın tam merkezinde veya onun çok yakınındadır.
Boşanma davalarına konu olan olaylar da böyledir ve belki de bu yüzden
kimi meslektaşlar bu tür davaların da karmaşık hukuki ayrıntıları olduğu gerçeğini
dikkatlerinden kaçırmaktadır. Bu sebeple boşanma davaları genellikle her
avukatın takip edebileceği davalar gibi görülür. Meslek hayatımda şu ya da benzer
cümleleri sıklıkla duymuşumdur: “Boşanma davaları kolay, zaten kaç tane
maddesi var ama müvekkili ile uğraşmak zor.”. Oysa bu bakış açısı davalarda hukuki
alt yapının gözden kaçmasına ve avukatın çoğu zaman salt maddi vakıaları
dilekçeleri ile mahkemeye ileten vekilden öteye geçememesine sebep olmaktadır.
Ne var ki boşanma davalarında da tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi, kanundaki
düzenlemelere hakim olmadan, daha da önemlisi güncel uygulamaları düzenli
şekilde takip etmeden etkili bir avukatlık icra edilemez.
Çalışmamız, boşanma davalarının ne denli teknik olduğunun, özellikle uygulamayı
takip etmeksizin boşanma davalarında vekillik görevinin gereğince yerine
getirilemeyeceğinin farkında ve bilincinde olan meslektaşlarımıza katkı sunmayı
amaçlamaktadır.
Bu çerçevede özellikle pratik faydayı gözettiğimiz için her konuya değinmek
yerine, uygulamada ağırlıklı olarak karşımıza çıkan konuları ele almaya gayret
ettik. Kitap, standartları güçlü bir alanda, sıra dışı kalmak riskini göze alarak,
kanunun sistematiğini takip etmediği gibi bazı konulara hiç yer vermemekte, bazı
konuları ise çok daha ayrıntılı olarak incelemektedir. Gelecekte kitabın genişletilmesi
ve alanındaki tüm konuları ele alması ve dolayısıyla başka ciltler eklenerek
zenginleştirilmesi düşünülebilir. Açıkçası bu düşüncem, kitabın olası baskılarının,
meslektaşlardan gelen yorumlar ve yeni sorularla gelişerek yaşayan bir kaynak
olacağına dair inancımdan kaynaklanmaktadır.
Bu kitap, uzun yıllardır bir şekilde yollarımızın kesiştiği ve ülkemizin hemen her
şehrinde görev yapan, meslektaşlarımızın sorduğu sorular ile şekillendi. Sevgili
Hakan Tokbaş, pandemi döneminde Hukuk Eğitim sitesinde boşanma davaları
ile ilgili online eğitim vermemi istediğinde, meslektaşların sorduğu bu sorulardan,
boşanma davalarını soru cevap formatı ile anlatan bir eğitim modülü hazırlamıştım.
Eğitimlerden sonra bu soru-cevapları geliştirerek kitap haline getirme isteğim daha da arttı.
Ne var ki sevgili meslektaşım Ayşe Uyanık olmasaydı
elinizdeki kitap ortaya çıkmayabilirdi. Birlikte çalıştığımız dönemde disiplin ve
enerjisine hayran olduğum sevgili Ayşe, her konuyu en ince ayrıntısına kadar
araştırarak, sistematik ve düzenli çalışması ile beni de adeta çalışmak zorunda
bırakarak kitabın yazılmasını sağladı.
Çalışmamız esnasında en büyük zorluklar içtihatlara ulaşmakta yaşandı. Bir kısım
kararlara avukatlar tarafından ulaşılabilse de örneğin kitapta kullanmak istediğimiz
bir Yargıtay kararının, ilk derece mahkemesindeki veya bölge adliye
mahkemesindeki kararını incelemek gerektiğinde kararlara ulaşmak sorun oldu.
İleride avukatların, hakimler gibi tüm kararlara ulaşma imkanları olması halinde
bu tür kaynakların daha verimli olacağını düşünmekteyim.
Elinizdeki çalışmanın ortaya çıkmasında en büyük teşekkür payı beni uzun yıllar
boyunca soruları ile besleyerek ve tabiri caizse güncelleyerek, incelemeye ve öğrenmeye
yönlendiren meslektaşlarımadır. Ayrıca aile hukuku alanında çalışıp birbirleri
ile bilgilerini paylaşmaktan hiç çekinmeyen, birbirinin kurdu değil dostu
olan aile hukuku alanında avukatlık yapan meslektaşlarıma da teşekkürü borç bilirim.
Bu soruları ilk olarak eğitimler yoluyla diğer meslektaşlarımla paylaşmamı
sağlayan sevgili Hakan Tokbaş’a vizyoner ve samimi ilgisi için çok teşekkürler.
Ama asıl teşekkürü yirmi beş yıllık aile hukuku avukatlığı deneyimimde, pek çok
olumsuz olaya şahit olmama rağmen, aile olmanın güzelliğine inancımı korumamı
ve hatta pekiştirmemi sağlayan annem, babam ve teyzoşum ile kendi aile hikayemi
yazarken yanımda olan sevgili eşim Murat Kaymaz ve bize aile olmanın
bilinenden başka yolları da olduğunu gösteren kızlarım Nehir ve İrem Su’ya…
Ayça ÖZDOĞAN
İstanbul, 2024
***
Bu kitabın ortaya çıkması için yaklaşık iki buçuk yıl boyunca her gün boşanma
ile ilgili okudum, neredeyse her gün, az ya da çok, yazdım. Çünkü çok basit
bir biçimde şuna inanıyorum; toplumun iyileşmesi için, önce en küçük yapı taşı
olan ailenin iyileşmesi gerekir. Ancak bu, klasik anlamda anlaşıldığı biçimde her
zaman ailenin bir arada olması ve ilelebet öyle kalması anlamına gelmeyebilir.
Mutsuz insanların zorunlu birlikteliklerinden kendileri ve çocukları fayda görmediği
gibi, mutsuzluk topluma sirayet ediyor, mutsuz toplum içerisinde bireysel
mutluluklar peşinde koşarak yoruluyoruz.
Ancak bunu yaparken ortaya çıkan bence çok kıymetli bir yan sonucu da genç
meslektaşlarımla naçizane bir tavsiye olarak paylaşmak isterim. Hayatta büyük
ya da küçük, faydası olabileceğine inandığınız herhangi bir konuyu en derin bir
biçimde araştırın, onu atomize edin. O konuda bilgi sahibi olmak, elde edeceğiniz
mucizevi sonuçların en küçüğü olacak.
Hemcinslerimin yarısını oluşturdukları ancak kendilerini azınlık olarak hissettikleri
bu dünyada, kızım Lili’ye, bunun değişmesi için çabalamak ve daha iyi
bir insan olmak için verdiği sonsuz motivasyon ve bu kitabı yazarken bana göstermek
zorunda kaldığı sabır için teşekkür ederim. Dilerim gelecekte bu satırları
okurken hemcinslerimizin kendilerini azınlık gibi hissettikleri kısmı sana hiçbir
şey ifade etmez de araştırmak zorunda kalırsın. Gönenç, sevgilim... Her şeyi başarabileceğimi
senden öğrendim. İyi ki söyledin ve inanmadığımda bizzat gösterdin.
Canım ailem, ailenin ne demek olduğunu iyi ve kötü günde sizin tarafınızdan
sarmalanırken öğrendim, bu kitap da sayenizde var. Ayrıca, sevgili üstadım Ayça
Özdoğan’a beni yüreklendirdiği ve bu kitaba engin mesleki tecrübesini aktardığı
için, bana öğrettiği her şey için teşekkür ederim.
Tüm meslektaşlarıma ve ilgisini çeken herkese faydalı olmasını dilerim.
Ayşe Uyanık
Bebek, 2024